Cemil Hoca’nın Niyeti…

Geçenlerde bir kitap ekinde, yayımlanışı nedeniyle yazarıyla yapılan konuşmadan, konuyla ilgili haber alınca hemen bir kitapçıya girip satın almıştım. “İçindekiler”den o bölümü bulup hızlıca bir göz attıktan sonra, ayrıntılı bir şekilde tümünü okumak için, okuma sırasına sokmuştum kitabı…Sözünü ettiğim kitap Cemil Koçak’ın “Tek Parti Döneminde Muhalif Sesler” idi. (İletişim Yayınları, 43 adet belgeli, 304 sayfa)  Kitabının “Yedinci Bölümü”nü “Komünist Muhalefet”e ayırmıştı Cemil Koçak. Bu bölümün ilk başlığı “1938 Donanma Davasının Serpintileri” idi. Merakla okudum. Ben sandım ki; Cemil Koçak, 1938’de Tek Parti Diktatörlüğü’nün faşist-militarist kliğinin birkaç komünist önderle, Donanmadaki  sempatizan bir avuç er-erbaşa adalet adına yaptığı zulmün ayrıntılarıyla ilgili bazı bilgi ve belgeye ulaşmış. Nerde!… Bula bula Başbakanlık Devlet arşivinden, Donanma Davası’ndan çarptırıldıkları 15’er yıllık hapis cezalarını o sırada Çankırı Cezaevi’nde yatmakta olan Dr. Hikmet Kıvılcımlı ile  Kemal Tahir’in  “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Başvekilliği Katına” yolladıkları “af dilekçelerini” bulup çıkarmış.
 
 Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın dilekçesinin  aslını verirken, Cemil  Koçak’ın bir dipnotunda takıldığı yeri  kendisiyle tartışırım diye notlar alıp bir kenara koymuşken; her haberde sansasyonelliği pek  seven Hürriyet’teki kışkırtıcı üslubu görünce bu yazıyı öne aldım. 6 Şubat 2011 tarihli Hürriyet’te Sefa Kaplan imzalı haber çığlık çığlığa bağırıyordu: “Kıvılcımlı ve Kemal Tahir’in Af Talebi: ‘Biz Aslında CHP’liyiz’.” Her iki ismin portrelerinin gömüldüğü çerçevede “Sosyalist Düşüncenin Kilometre Taşları” hayıflanmasının dışında; “Ortak dilekçe verdiler” ve “Milli Şef’i severiz” ara başlıklarıyla da  süslenen haber, ülkemizde çokça başvurulan, bir vesileyle insan değerlerimizi taşa tutmaya hizmet ediyordu.
 
Benim asıl tartışacağım nokta,  Cemil Koçak’ın Kıvılcımlı’nın dilekçesi yorumlayışındaki bir gariplikti. Kıvılcımlı dilekçesinin bir yerinde, 1937 Ekiminde  İsmet Paşa’nın başbakanlıktan uzaklaştırılmasından sonraki  gelişmeleri ele aldığı “Demokrasi: Türkiye ve Ekonomi Politikası Hakkında” adındaki kitabını yayımladığını, kitabının toplatıldığını, sonra da tevkif edildiğini, yargılama sırasında hakimlerin suç delili olarak, sadece bu kitabını gösterdiklerini anlatıyordu.
 
Cemil Koçak tam da kitabın adının  geçtiği yere koyduğu 160’ncı dipnotunu sayfa altında şöyle açıklıyordu: “160- Hikmet Kıvılcımlı’nın sözünü ettiği bu kitabı hakkında bilgimiz bulunmamaktadır. Kitap satışta değildir ve Kıvılcımlı külliyatı içinde de görülmemektedir.”
Şuna bakar mısınız; şeytanın yattığı yeri bilen Cemil Koçak’ın Kıvılcımlı’nın bu kitabından hiç haberi yokmuş!
 
Oysa ki 1960’lı yıllarından ortasından itibaren Kıvılcımlı’nın yayınevi  Tarihsel Maddecilik Yayınları’nın kitaplarının tümünün sonunda, 1930’lardaki Marksizm Bibliyoteği’nin yayımladığı kitaplara kalem kalem yer verilirken, her keresinde “Demokrasi: Türkiye  Ekonomi ve Politikası Hakkında” kitabı hiç atlanmamıştır.
 
Kıvılcımlı’nın ölümünden sonra 12 Mart’tan çıkıştan itibaren “Doktorcular”ın kurdukları yayınevleri tarafından, yeni baskıları yapılan  kitaplardan biri de hep, “Demokrasi: Türkiye  Ekonomi ve  Politikası Hakkında” olmuştur.
 
En son, 1989’da Bibliotek  Yayınları, Kasım 1989’da  “Emperyalizm Geberen Kapitalizm”le birlikte basmış, 2007’den bu yana  Kıvılcımlı Külliyatı’nı yayımlayan Sosyal İnsan Yayınları ise birkaç ay içinde yeni baskısını yapmaya hazırlanmaktadır.
 
Kıvılcımlı “Günlük Anılar”ında  bu broşür-kitabının, basımından önce; arkadaşı, yoldaşı Nâzım Hikmet’le aralarında nasıl bir tartışmaya neden olduğunu hikaye eder.İpek Film’de ziyaret ettiği bir sırada, müsveddeleri okuyan Nâzım Hikmet’in, ele aldığı konuyu yersiz ve zamansız bularak yayımlamaması gerektiği, yoksa gene başının belaya gireceği konusundaki ısrarlarını anlatır.
Kıvılcımlı’nın kaleme aldığı broşür-kitap; “Demokrasi: Türkiye Ekonomi ve Politikası Hakkında” yayımlanır. Altbaşlığı: “Antiemperyalizm+Antifeodalizm, Endüstri, Toprak, Sulh”tur.
 
Bakanlar Kurulu’nun yasak listesinde  de şöyle yer almıştır: “Demokrasi: Türkiye Ekonomi ve Politikası Hakkında, Günün Meseleleri, No I, Hikmet Kıvılcım, Marksizm Bibliyoteği, 1937. Bakanlar Kurulu’nun 15 Ocak 1938 tarih ve 2/20829 sayılı kararıyla yasaklanmıştır.”
 
Kitaplığımda, yukarıda sözünü ettiğim baskılarından birden fazla çıkacağını sanıyorum. İsterse Cemil Koçak’a birini verebilirim.
 
Cemil Koçak devamlı tarihçiliğinden söz ediyor ama tarihî bir komünistimizi eleştirmekten de geri kalmıyor. Niyeti üzüm yemek mi bağcı dövmek mi? Başbakanlık arşivinde ele geçirdiği bir belgeyi ortaya koyup yorumu okuyucuya bırakacağına, dilekçe sahibini muaheze etmeye ne hakkı var?
Kaynak: Emin Karaca / Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Bizim Gazete

Yorum bırakın