Hem Kemal Ehli Hem Tahir Bir Adam

Ayşe Şasa sanırım yazmıştı da, ‘Kemal Tahir’de dervişsi bir eda vardı’ diye. Birkaç kez, söyleşirken de söz etti. Kemal Tahir’in, -henüz Türkoloji öğrencisiyken- bütün romanları/öyküleri ve notlarını okurken de böylesi bir şey zihnimin altında gezindi durdu. Kemal ehli olduğu kesin. Tutukevinde çile çekerek, yazının, fikrin namusunu omuzlayıp taşıyarak, bugünlerde, ruhuna aykırı bir yerde duran ‘ulusalcı’ların dillerine pelesenk ettiği ‘bu topraklar’ın edebiyatını hakiki biçimde yaparak olgunlaşmış bir adam. Tahir aynı zamanda. Temiz kalmayı başarmış, kalbini ve kafasını satmayarak, başka bir şeye/yere/kişiye bırakmayarak taşıyabilmiş bir aydın. Okumaya devam et “Hem Kemal Ehli Hem Tahir Bir Adam”

Osmanlı Bozgunu Bitti

Kemal Tahir’in unutulmaz “tesbitlerinden” biridir. Demişti ki: “Osmanlı bozgunu bitmedi, içimizde yaşıyor.”

Buna unutulmaz bir cümle daha ekleyelim. Gelmiş geçmiş en büyük üç beş romancıdan biri olan William Faulkner’ın lafıdır: “The past is never dead, it is not even past.”

“Geçmiş asla ölmüş değildir, geçmiş geçmiş bile değildir.” Okumaya devam et “Osmanlı Bozgunu Bitti”

Sevmezsin Tabii

En çok Nobel alamayan Türk yazarı Yaşar Kemal, “aslında İnce Memed’i hiç sevmediğini” açıklamış… Yarattığı kahramanlarla bütünleşen yazar biliriz. Flaubert “Madame Bovary benim” demişti (La Bovary, c’est moi!)… Kahramanının arsenik alıp intihar edişini yazdığı günlerde aynı mide sancılarını çektiği söylenir.

Kemal Tahir de, son yıllarında giderek yarattığı kahramanlarla kuşatılıyor, çevresini onlarla sarılı sanıyor, onlarla konuşuyor, özellikle Doktor Münir’in kimliğine bürünüp karşısındaki gerçek kişiyi onun ağzından eleştiriyordu… (Yeri cennet olası hocam Tahir Alangu, kendisiyle bir tartışmasında “Kemal, bana sen cevap vermiyorsun, Münir cevap veriyor” demişti.) Fakat kahramanını sevmeyen yazar, edebiyat tarihinde bir ilk olsa gerek. Okumaya devam et “Sevmezsin Tabii”

Orhan Kemal Okuyun

Orhan Pamuk’un hiçbir romanını yirmi sayfadan fazla okuyamadım… Sürüklemiyor, gitmiyor… Çevremde hiç kimseden de onu okumayı başardığını duymadım… En çok para verilip alınan ama en çok da okunmayan yazarımız o sanırım…Ben anlayamadım, ama sayfalarında boncuk bulduklarına göre vardır bir hikmeti…

Onun için, başka bir Orhan’ı ,dönüp yeniden Orhan Kemal’i okuyorum… Pırıl pırıl sevgi akıyor Orhan Kemal’in otuz yıldır, kırk yıldır bir köşeye kaldırıp koyduğum eserlerinden… İçim aydınlanıyor… Onlar benim eski dostlarım… Okumaya devam et “Orhan Kemal Okuyun”

Küçümseyin Bakalım

Kimi okurlar ikide bir dönüp dönüp geçmişe bakmamızı yadırgıyorlar, kimileri de bizi
‘imparatorluk kalıntısı’ olarak konumlayıp şaşıyorlar; Kemal Unakıtan’a çatmak
ya da SSK emekli maaşlarını sorgulamak şöyle duruyor, yani adam ‘çarçur yarı-aydın
gazeteciliği’ yapmıyor, tutmuş Enver Paşa’yla, Adnan Menderes’le uğraşıyor…
Nostaljik ya… Okumaya devam et “Küçümseyin Bakalım”

Savulun, Burjuvazi Geliyor!

Kemal Tahir merhum, Anadolu köylüsünün “azla yetinme” ve “şehirliye boyun eğme” alışkanlığını (o buna “koşulma” derdi), kurulacak bir “yerli sosyalizmin” temeli ve umudu sanırdı…

En büyük yanılgısı da bu oldu. Köylünün tüketim açlığını ve “uygun önder
bulunca bürokrasiye de kafa tutma” eğilimini göremedi. Ya da gördü de, ne de olsa Marksist eğitimden geldiğinden, önem vermedi. Okumaya devam et “Savulun, Burjuvazi Geliyor!”